1. İnsan hayatı Anayasal teminat altında olup yaşam hakkının ihlali halinde etkili bir ceza soruşturması yapmak şarttır. Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle suç haberini alır almaz kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayan, bu amaçla doğrudan veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığıyla her türlü araştırmayı yapabilen bir adli makamdır. Aynı zamanda Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için şüphelinin lehine ve aleyhine olan delillerin toplanıp güvence altına alınmasıyla, şüpheli ile maktulün haklarının korunmasıyla yükümlüdür. Cumhuriyet savcısı, toplanan deliller şüpheli hakkında atılı suçun işlendiği hususunda kamu davası açılmasını gerektirir yeterlilikte şüphe oluşturduğunda bir iddianame düzenleyerek kamu davası açmakla, soruşturma evresi sonunda, şüpheli hakkında kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde ise kovuşturmaya yer olmadığına karar vermekle görevlidir. Cumhuriyet savcısının faili yakalaması şart olup kurgu üzerinden başlangıç şüphelinin bile olmadığı kişileri şüpheli veya sanık yapmaması gerekir. Aksi halde gerçek fail kaçacak ve delilleri de karartacaktır. Kasten insan öldürme suçu ağır cezalık bir suç olup bireyler ve toplum açısından hayati öneme sahiptir. Yürütülecek soruşturmaları ve kovuşturmaları hukuka uygun soruşturma yöntemleri ile toplanacak delillerle ivedi olarak etkili ve makul bir süratle gerçekleştirme zorunluluğu bulunmaktadır. Gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin doğru kişiye ve doğru zamanında uygulanması şarttır.

2. Cumhuriyet Savcısı, bir suç soruşturması sırasında, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir ve bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir (CMK m. 161). Adlî kolluk görevlileri, ise, Cumhuriyet savcısının emri üzerine, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür (CMK m. 161/2). Kasten insan öldürme suçlarında Cumhuriyet savcısının bizzat soruşturmayı yürütmesi şarttır.

3. Cumhuriyet Savcısının adli kolluk görevlilerine verdiği emrin yazılı olması, acele hallerde sözlü olarak verilen emirlerin en kısa sürede yazılı hale getirilmesi zorunluluğu 5271 sayılı CMK’nın 161/3. madde ve fıkrasında yasal olarak düzenlenmiştir.

4. Ceza yargılamasında, medenî yargılamadan farklı olarak, şeklî gerçekle yetinilmeyip maddi gerçek araştırılır. Ceza yargılamasının amacı hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş delillerle, her türlü olasılık değerlendirilmek suretiyle şüpheden arınmış bir şekilde maddî gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Maddi gerçeğe ulaşmada hayatın olağan akışına uygun olan akla ve mantığa uygun yöntemlerle hareket edilmesi gerekir. Gerçek, her türlü kuşku ve baskıdan uzak, rasyonel ve somut olayın özelliklerine uygun bir değerlendirilmeden ortaya çıkarılmalıdır.

5. Soruşturma işlemlerinin hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi, manipülasyonlardan kaçınılması ve suçsuzluk karinesine uyularak, şüphelinin lekelenmeme hakkının korunabilmesi için soruşturmanın gizlilikle yürütülmesi gerekir.

6. Cumhuriyet savcısı tarafından talimat verilmeden önce, olayı aktaran kolluk görevlisinden eylemin taraflarına, gerçekleştiği tarihe, yere, olayın oluş ve işleyiş şekline ilişkin o ana kadar mevcut olan delillerin mahiyetine dair tam bilgi alınmalıdır. Yapılması gereken adli işlemlerin kolluğa eksiksiz olarak aktarılması gerekir. Cumhuriyet savcısı tarafından verilen adli emirler takip edilerek işlemlerin makul süre içerisinde ve hukuka uygun biçimde yapılıp yapılmadığı denetlenmelidir.

7. Cumhuriyet savcısı tarafından önceden verilen adli emirlere istinaden kolluk tarafından hazırlanıp Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan fezlekeye bağlı evrakın gecikmeksizin soruşturmaya kaydedilmesi, eksik hususların işin mahiyetine göre kolluğa tamamlattırılması yahut bizzat tamamlanması gerekir. Mevzuat veya işin niteliği gereği tekrarı mümkün olmayan adli işlemlerin kolluğa bırakılmayıp bizzat yapılması uygun olacaktır[1].

8. Kasten öldürme suçu işlendiğine dair ihbar alınması üzerine kolluğa, “olayın nasıl vuku bulduğuna ve öğrenildiğine dair ölenin kimlik bilgilerini de içerir bir tutanak tanzim edilmesi, olay mahallinin çevrelenerek kimsenin içeri alınmaması, olay yeri inceleme ekibinin ve adli tabibin mahallinde hazır edilmesi, cesedin mevcut şekliyle muhafaza edilmesi, ölenin kimliğinin teminine çalışılması, olaya tanık olan kimselerin tespit edilmesi ve beyanlarının alınması, kimlik tespitinde kullanılmak üzere ölenin yakınlarından birinin mahallinde hazır edilmesi” yönünde talimat verilmelidir[2].

9. Mahallinde yapılacak inceleme sırasında keşif tutanağı düzenlenerek Cumhuriyet savcısı tarafından ölünün mevcut duruş biçimi, fiziki özellikleri, bulunduğu yer ve üzerindeki kıyafetlerin tanımlanıp ayrıntılı olarak tutanağa geçirilmesi, adli tabip huzura alınarak kendisinden ölümün şekli ve zamanı hakkında görüş bildirmesinin istenmesi, olay yeri inceleme ekibine “çevredeki bilimsel incelemeye konu olacak her türlü bulgunun (kan, kıl, ayakkabı izi, parmak izi, kemik, mermi çekirdeği, mermi kovanı vb.) toplanıp muhafaza altına alınması, cesedin ve olay mahallinin her yönden fotoğraflanması, suç ateşli silahla işlenmişse atışın (bitişik-yakın-uzak) ve silahın türünün (uzun-kısa namlulu) tespitine ilişkin ayrıntılı inceleme yapılması, varsa şüphelinin (ve gereği halinde maktulün) ellerinden (avuç içi ve el üstü) svap alınması ve yine şüphelinin en dışta bulunan üst kıyafetinin temin edilip muhafaza altına alınması (ya da el konulması)” şeklinde talimat verilmesi, bir kimlik tanığı (teşhis tanığı) bulunarak kendisine cesedin gösterilmesi ve ölenin kimliğine dair açıklama yapmasının istenilmesi, olaya tanık olan kimseler hazır ise hakları hatırlatılmak suretiyle beyanlarına başvurulması, yoksa da kolluk görevlilerine sözlü emir verilerek ivedi biçimde tanık araştırması yapılmasının istenilmesi, olay mahallinde bulunan teknik incelemeye konu olacak cisimler ile silah ve benzeri aletler hakkında 24 saat içinde hâkim onayına sunulmak üzere el koyma tedbirine başvurulması, incelemenin bitişiyle birlikte cesedin olay yerinden kaldırılarak adli muayene yapılmak üzere en yakın sağlık kurumuna sevki yönünde talimat verilmesi gerekir[3].

10. Şüpheli savunması kasten insan öldürme, kasten insan öldürmeye teşebbüs veya kasten yaralama sonucu ölüm suçlarıyla ilgili olarak somut eylemi açıkça ortaya koyacak şekilde alınmalıdır.

11. Müşteki olarak dinlenen kişilerin, soruşturma süreci içerisinde şüpheli hâline gelmesi durumunda, eylemin ağırlığı ve savunma hakkı ile lekelenmeme hakkı gözetilerek yalnızca müşteki ifadesiyle yetinilmeyerek cezanın alt sınırının 5 yıldan fazla olması da nazara alınmak suretiyle müdafi huzurunda savunmasının alınması gerekir. Şüpheli sıfatıyla savunma ve delillerinin sorulması ile savunma hakkının kısıtlanmaması gerekir. Masumiyet karinesi esas olup özellikle aile bireylerinin şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınması için makul bir şüphe oluşturan delillerin bulunması gerektiği göz ardı edilmemelidir. Sosyal medya veya ana akım medya üzerinden soruşturmaların manipüle edilmesine izin verilmemelidir. Asıl olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olup soruşturmaların magazinleştirilmemesi şarttır.

12. Kasten insan öldürme, kasten insan öldürmeye teşebbüs veya kasten yaralama sonucu ölüm suçlarıyla ilgili olarak şüphelinin, soruşturma sürecinde yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlemin kolluğa bırakılmayarak bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilmesi şarttır. Kolluğun hukuk uzmanı olmadığı göz ardı edilmemelidir.

13. Gözaltı süresinin, yakalamadan itibaren başladığı ve bu süreye Cumhuriyet başsavcılığında geçecek sürenin de dâhil olduğu hususu gözetilerek soruşturma işlemlerinin tamamlanmasını müteakip şüphelilerin ivedi olarak tutuklanmak veya adli kontrol altına alınmak üzere sulh ceza hâkimliğine sevk edilmesi ya da serbest bırakılması suretiyle yasal süreye riayet edilmesi gerekir.

14. Katılan vekilinin suçtan zarar gören sıfatlarının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237’nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu suçtan açılan kamu davasına katılma haklarının ve aynı kanun’un 260’ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği bu suçtan kurulan hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunup bulunmadığı incelenecektir. Eğer katılma talebinde bulunulmamış ise müşteki veya vekilinin istinaf ve/veya temyiz hakları bulunmamaktadır.

15. 5271 sayılı Kanun'un 286’ncı maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi gereğince “… ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararlarının ve 5271 sayılı Kanun'un 286’ncı maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinde yer verilen; “Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararlarının temyiz incelemesine tabi olmadığı incelenmelidir. Kasten insan öldürme suçlarında verilen cezalar istinafta kesinleşmemekte olup bu durum aynı dosya kapsamında işlenen diğer suçlar açısından önemlidir.

16. İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286’ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olup olmadığı incelenmelidir. Kasten insan öldürme suçlarında verilen cezalar istinafta kesinleşmemekte olup temyize tabi kararlardır. Ancak otomatik istinaf olmasına rağmen otomatik temyiz hiçbir ceza açısından mümkün değildir.

17. İstinaf ve/veya temyiz edenlerin hükmü temyize ve/veya istinafa hak ve yetkilerinin bulunup bulunmadığı öncelikle incelenmelidir. İstinaf veya temyiz eden katılan ölmüş ise dosyanın gönderilerek mirasçılarına istinaf veya temyiz de bulunup bulunmadıkları araştırılmalıdır. Eğer istinaf veya temyiz eden sanık ölmüş ise kamu davasının düşmesine karar verilmelidir.

18. İstinaf ve/veya temyiz istemlerinin süresinde olup olmadığı öncelikle incelenecektir. İstinaf veya temyiz süreleri gerekçeli kararların tebliği ile başlayacak olup tebliğ günü iki haftalık istinaf veya temyiz süresine dâhil değildir.

19. CMK’nın 294/1 gereğince temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verilip verildiği incelenecektir. Taraflar istinafta sebep göstermek zorunda olmayıp temyiz aşamasında sebep gösterme zorunluluğu bulunmaktadır. Ceza muhakemesi sistemi sürekli değişmekte olup fakülte bilgilerinin revize edilmesinde büyük yararlar bulunmaktadır.

20. İstinaf Mahkemelerinin Türk yargı sistemine dâhil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir anlayışı benimseyen kanun koyucunun, hem maddi olay hem de hukuki denetim yapacak olan istinaf başvurusunda sebep gösterme zorunluluğu öngörmezken (5271 sayılı CMK madde 273/4), incelemesi hukuki denetimle sınırlı (CMK madde 294/2) olan temyiz yolunda; mülga 1412 sayılı CMUK'tan (madde 305.) da farklı şekilde, re'sen temyiz tercihinden vazgeçerek, temyiz davasını açan ve sınırlayan temyiz dilekçesinde/layihasında temyiz edenin hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini yani temyiz sebeplerini göstermek zorunda olduğunu (CMK madde 294/1) şart koşmuş ve temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermemesi durumunda; tıpkı başvurunun süresi içinde yapılmaması, hükmün temyiz edilemez olması ya da temyiz edenin buna hakkı bulunmaması hallerinde olduğu gibi usulüne uygun açılmış bir temyiz davasından bahsedilemeyeceğinden temyiz isteminin reddedilmesini (CMK madde 298) emretmiştir[4].

Doç. Dr. Cengiz APAYDIN
Cumhuriyet Savcısı

Cenk Ayhan APAYDIN
Avukat-Yazar

----------------

[1] Güngör, Ali/Apaydın, Cengiz/Akyamaç, Murat/ Serdar, Beyazıt/Tülü, Hacı Mehmet/Çavuş, Adnan/Yaşar, Alim/Şen, Zekeriye/Bilgi, Levent/Aydın, Filiz Gökduman/Kara, Eyüp/Altun, Yunus Emre/Aslan, Ahmet/Karcıoğlu, Tuncay/Okudan, Furkan, Cumhuriyet Savcıları İçin Soruşturma Rehberi, 2. Baskı, İstanbul, 2020., 18.

[2] Güngör ve diğerleri, 73.

[3] Güngör ve diğerleri, 73.

[4] Yenisey, Feridun /Nuhoğlu Ayşe, Ceza Muhakemesi Hukuku, 3. Baskı, Ankara 2015, 923.