Ketmi Verese Davası Nedir?

"Ketmi Verese" davası, gerçekte mirasçı olduğu hâlde, bir kişinin mirasçı sıfatı yok sayılarak veya gizlenerek veraset ilamında kendisine yer verilmeden miras malların paylaşılmış olması durumunda açılması mümkün olan dava türüdür. Gerçekte mirasçı olmasına rağmen veraset ilamında mirasçı gözükmeyen kişinin miras paylaşımına dahil edilmeden mirasın intikalinin sağlanması durumlarında ketmi verese davası açılabilmektedir. Ketmi verese, mirasçılığın gizlenmesi olarak da adlandırılır. Ketmi verese davasının açılmasının mümkün olduğu hallere örnek olarak, miras bırakanın tanıma yoluyla soybağı kurduğu evlilik dışı çocuğu veya evlatlık ilişkisi kurulan bir kişinin, diğer mirasçılar tarafından gizlenmesi veya yok sayılmasına bağlı olarak veraset ilamının düzenlemesi ve miras paylaşımına, mirasçı olmasına rağmen gerçek mirasçılardan birinin dahil edilmemesi durumları gösterilebilir.

Ketmi Verese Davasının Kanuni Dayanağı

Ketmi verese davası, mirasçılık hakkı yok sayılan kişinin, miras payındaki hakkını almak için açtığı davadır. Türk Medeni Kanunu'nda doğrudan düzenlenmemiş olsa da, Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiş bir dava türüdür. Gerçek mirasçının yok sayıldığı veraset ilamının iptali ile hasımlı veraset ilamı alınarak miras payı hakkına yönelik dava açılması mümkündür.

Ketmi Verese Davasının Ön Koşulu Hasımlı Veraset İlamı

Ketmi verese davasının açılabilmesi ve mirasçılık sıfatının ispatı için öncelikle hasımlı veraset ilamı alınması gerekmektedir. Bu hasımlı veraset ilamı ile mirasçılık belgesinin gerçeğe aykırı olduğu ispat edilmektedir. Yargıtay, hasımlı veraset ilamı alınmadan doğrudan ketmi verese davası açılmasının mümkün olduğunu ancak dava süresince bu eksikliğin tamamlattırılması gerektiğini belirtmektedir.

İspat kolaylığı ve hak kaybının önlenmesine yönelik olarak dava açılmadan önce hasımlı veraset ilamının temin edilmesi önerilmektedir.

KETMİ VERESE NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI

Gerçek durumun aksini gösterir bir mirasçılık belgesine dayanarak yapılan tapu tescil işlemleri gerçek hak sahibini göstermediğinden yolsuz tescil hükmündedir. Bu durumda, gerçek mirasçı, tapu sicilinin düzeltilmesi için dava açabilir. Ancak, taşınmazın tapu kayıtlarına güvenerek iyi niyetle edinim yapan üçüncü kişilerin haklarının korunması da mümkündür. Yargıtay müstakar içtihatlarında, hak ve nesafet ilkesi gereğince TMK 1023 kapsamındaki iyiniyet değerlendirmesi ile ketmi verese davasını açan davacının miras payı üzerindeki manevi değerinin göz önünde bulundurulmasıyla TMK 1023 kapsamındaki koruma değerlendirmesinin yapılması gerektiği belirtilmektedir.

KETMİ VERESE DAVASINDA İSPAT, ZAMANAŞIMI VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRELER

Ketmi verese nedeniyle tapu iptal ve tescil davalarında, mirasçılık belgesinin gerçeğe aykırı olduğuna yönelik ispat her türlü delille yapılabilir. Ketmi verese davası temelinde mülkiyet hakkıyla ilgili olduğundan bu tür davalarda kural olarak zamanaşımı veya hak düşürücü süreler söz konusu değildir. Ancak ketmi verese nedeniyle tapu iptal ve tescil davalarında, kadastro tarihinden önce mirasçılığın ketmedilmesiyle düzenlenen veraset ilamına dayalı olarak dava açılması halinde Kadastro Kanunu Madde 12/3 hükmü gereği kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı dava açıldığından kadastro tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanabileceğinin veya tazminat talebi içeren davalarda Türk Borçlar Kanunun zamanaşımı düzenlemesinin gözetilmesi gerekmektedir.

DAVALI SIFATI VE YETKİLİ MAHKEME

Ketmi verese davalarında davalı taraf, tapu iptal ve tescil talebi içeren davalarda, dava konusu edilen taşınmaza ilişkin tapu kayıtlarında hak sahibi gözüken kişi veya kişilerdir.. Diğer durumlarda gerçek hak sahibi yok sayılarak düzenlenen veraset ilamına dayalı hak sahibi olan kişilere husumet yönetilmelidir. Bu davada hasımlı veraset ilamında hak sahibi gözüken mirasçıların tamamı dosyaya eklenmelidir.

Yetkili ve görevli mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ketmi verese nedeniyle tapu iptal ve tescil davası , taşınmazın aynına yönelik bir dava olduğundan, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi Hukuk Muhakemeleri Kanunun 12. Maddesi gereğince kesin yetkilidir. Kesin yetki durumu söz konusu olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi hakim tarafından yetki hususu re'sen gözetilecektir.

SONUÇ

Ketmi verese davası, mirasçılık hakkı yok sayılan kişilerin, miras haklarına ulaşabilmeleri için hukuki bir çaredir. Ancak, bu davaların açılabilmesi için öncelikle hasımlı veraset ilamı alınarak mirasçılık belgesinin gerçeğe aykırı olduğu ispat edilmesi gerekmektedir.

Her ne kadar Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenmemiş olsa da, Yargıtay içtihatlarıyla uygulama alanı bulan bu dava, özellikle miras hakkının gasp edilmesi durumlarında büyük önem taşımaktadır.

Av. İbrahim Halil KÖROĞLU